13 Şubat 2011 Pazar

Ben Çocukken Bunları Çok Severdim




Ütmek-ütülmek, mızımak, kaptı kaçtı gibi terimlerin hayatıma girdiği 2 oyun.
Sıkması bir yana genellikle kabzası kırık olduğu için oradan akan suyu içmek keyifliydi.Elde tutulurken kenarlarını illa ki kemirirdik. O plastik kokulu su tadını hala hiç bir suda alabilmiş değilim.

Bu sakızın içinden araba resimleri çıkardı hastasıydı.Ama bunu normal haliyle değilde kurumuş çatır çutur ağızda kırılırken ki haliyle çiğnediğimi hatırlıyorum hep.

Şu sarı olanın oyuncağı vardı bende kim bilir şimdi nerede.Sonlara doğru bir beyaz gelmişti reyislik yapıyordu bunlara.Her biri de bir hayvandı.Siyah fil, sarı kaplan, filandı.

Eğer bir fen lisesi ya da anadolu lisesi kazanamadıysam ortaokul boyunca çoğunlukla yancı olarak gittiğim Berk Laser atari (biz ateri derdik gerçi) salonu yüzündendir. Mustafa mı dersin Tekken mi dersin.Bir futbol oyunu vardı balık vuruşu filan.Yedik ergenliği burada jeton peşinde.

Önce hüplet sonra gümlet aga, o kadar.

6 tane çekildi, dizisi yapıldı, çizgi filmi bile vardı.Hepsini de izledim.

Polis Akademisinin iki efsanesi, Takılböri (nasıl yazılıyorsa artık) de bambaşka bir adamdı yalnız.

Yemesi çileydi resmen.Bilmeyenler için şimdinin tofitasının daha sert hali.

Söze gerek yok,efsane hala dimdik ayakta...

Ekşinin ve tatlının bir arada olduğu en güzel tat...

Orta okul yıllarımda beton okul sahasının tozunu attırırken ayağımda emektar lig kramponlarım vardı.
Alışverişe gidince hep bu maymun logosu olan şeyler alırlardı.O zamanın lüks giyimiydi afedersiniz.

Bunlar ne kadar televizyona çıkardı ya.Ülkeler arası diplomatik mevzu çıkıyordu az kalsın.Bilmeyenler için Sarah ile Musa yazarsa google'a hikayeleri çıkacaktır.Şimdi ikisi de birbirinden ayrı hayatlarını yaşıyormuş.Olan bize oldu senelerce hikayelerinin akibetinin peşinden koştuk.

Ev tipi langırt gibi bir şeydi bu.Geriye doğru çek adamı bırak topu yollasın kaleye doğru.Bir de bunun penaltı çekişmelisi vardı.Resmini bulamadığım için koyamadım ama tek kişiyle oynandığı için de pek rekabet durumu yoktu haliyle.

Şimdi kolyenin içine bile şarkı yükleyip dinliyoruz anasını satayım ama bunun hastasıydım ya.Lise sona filan gelmiştim hala sağlam dururdu evde.Belki hala duruyordur.

Bunu kim bulduysa valla helal olsun.Bir ucu ağzına alıp üflüyorsun pota yada sepette ki topu havada tutmak için tık nefes olana kadar mücadele veriyorsun.Çocuk yaşımızda hayatın zorluklarına karşı dayanma iradesini bize öğretti.

Komik miydi lan bu? Komikti olm tabi.

Aslında bu meybuz değil de bizim Adana'da "eskimo" vardı. Bisiklette Selahattin amca yazları satardı.Bununla aynı görevi görürdü.O daha bir güzeldi
Çokomel hala var ve hala severim.Ama o zamanlar ayrıydı sanki tadı filan

Bu adam Savaş Ay'la A Takımı programına çıkardı sürekli.Anti-kahraman gibi bir şeydi.Kadınlara saydırır da saydırırdı e haliyle bizde gülerdik.

Aklım başımda izlediğim ilk Dünya Kupası öncesi oynadığım fifa serisinin bence en iyi oyunu.

Fifa 98'de olan salon futbolu 5'e 5 maç yapmanın keyfi bambaşkaydı.Yine aynı oyunda kaleciye kayıp kırmızı kart görme olayı vardı ki farklı yenilgiler sırasında sinir boşaltma adına en güzel eylemlerden birisiydi


9999 in 1 ve tetris oynamanın zevki "el " atarisi.


Futbol oynayıp da hayatı boyunca ayağı Kames'e değmemiş olan varsa neler kaybettiğini tahmin bile edemez.

Hiç yorum yok: