22 Ağustos 2011 Pazartesi

Dünya futbol tarihinin "en temiz" futbolcusu


“Dünya futbol tarihinin en temiz ve en şık futbolcularından birisi olan Liedholm…” şeklinde tanımlar onu Gölgede ve Güneşte Futbol kitabının 145. sayfası ilk paragrafı ikinci cümlesinde Eduardo Galeano.

Nils Liedholm AC Milan’ın İkinci Dünya Savaşı sonrası “Gre-No-Li Trio” adı verilen tabiri caizse öldürücü ekibin “Li”si. 1922 doğumlu 2007 ölümlü bu İsveçli orta saha ’49 yılında transfer olduğu Milan’da wikipedia kayıtlarına göre 360’dan bir eksik maça çıkmış. Saha içerisinde yan yana oynadığı Gunnar Gren ile beraber forvetteki bir başka Gunnar, Nordahl’ın gol olup yağmasını sağlamış yıllarca. Belirtmek gerekir ki üçü de İsveçli…

Gre-No-Li

İsveç Milli Takımı’nın sadece 21 kez formasını gitmiş olsa da bu 21 maçın 12 sene içinde olduğunu düşünürsek -tabi ki o dönem için normal bir sayı bu- kaptanlığa kadar yükselmesi bir yana evlerinde düzenlenen 58 Dünya Kupası finalinde de bir gol atmış. Ancak o maçta rakip Brezilya olunca Vava, Pele, Zagalo’yu durdurmanın zorluğunu da tadarak ikinci olmakla yetinmişler.

Futbolculuğu sonrası AC Milan’ın teknik direktörlüğüne de soyunmuş ancak pek iz bırakır başarısı olmamış. Paolo Maldini’yi ilk defa futbol sahasına süren Liedholm’un en büyük şanssızlığı sanırım halefinin Arrigo Sacchi olması… Hani şu Van Basten, Gullit ve Rijkaard’lı efsane Milan takımını yöneten Sacchi.

Liedholm öğrencisi Carlo Ancelotti ile...

Milan döneminde Nordahl’ın 257 maçta 225 gol atmasını sağlayan isim olarak geçer Nils Liedholm. Bir çok golün yaratıcısı olduğu söylenir. Ayrıca takımdaki diğer futbolculardan her zaman birkaç saat fazla antrenman yaparmış. Bu sayede de futbolcu bıraktığında 40’ına merdiven dayamış bir futbolcuydu…

Ülkesi de bu önemli değeri unutmuyor. İsveçli otomobil ve uçak üreticisi Saab bu sene 13 ve 16 yaş gruplarında bir turnuva düzenleyerek adını da “Nils Liedholm Cup” koymuş.

5 Ağustos 2011 Cuma

GOLÜN EVERTONCASI; DİXİE DEAN

Tren yolu fabrikasında gece bekçiliği yaparken fareleri tekmeleyen ayaklar daha sonra İngiltere liginde halen kırılamayan rekorlara imza atıyordu. Merseyside’in mavisi Everton’ın, Goodison Park’a heykeli dikilen efsanevi golcüsü Dixie Dean....



Merseyside’ın mavi yakasında, Everton fanatiği bir tren yolu işçisi ve süt dağıtıcısı babanın oğlu olarak dünyaya gelince kaçınılmaz olarak siz de Evetron taraftarı olursunuz. Hele tarihler henüz 1900’lerin başıysa. William Ralph Dean, 1907 yılında Birkenhead’de dünyaya geldi. Küçük yaşlarda babasıyla birlikte sabahları 4 buçuk gibi uyanır ve kapı kapı dolaşıp süt dağıtırdı. Bunun onun içini ayrı bir anlamı da vardı. Birinci Dünya Savaşı sırasında çocukluk yaşayan birisi için evlere süt dağıtmak, sokağa çıkmak anlamına geliyordu. Okul çağı geldiğinde Laird Street School’a başladı. Ancak kendi deyimiyle “tek dersi; futbol” idi. Okulla bu yüzden pek arası yoktu. 11 yaşında Albert Endüstri Okulu’na ise koşa koşa gidiyordu. Çünkü aynı zamanda okulun futbol takımında da yer aldığı için, okul demek bir nevi futbol demekti.

Yaşı 14’e geldiğinde Dean, okulu bırakmak zorunda kaldı ve babası gibi o da Wirral Tren Yolu İşletmesinde işe girdi. Babası bu şirketten emekli olduktan sonra genç Dean kimsenin yapmak istemediği bir işe, gece bekçiliğine başladı. Kimse bu işi yapmak istemiyordu çünkü geceleri iş yerinin her yerinde devasa fareler dolaşıyordu. Ancak bu genç futbol aşığı için hiç sorun değildi. Nasıl üç sene önce futbol aşkı nedeniyle okula bağlandıysa yine futbol aşkı sayesinde zerre gocunmadan bu işi yapacaktı. Çünkü geceleri çalışmak demek gündüzleri futbol oynamak için ona bir hayli zaman kalması anlamına geliyordu. Bu fırsat geleceğin büyük golcüsü için kaçırılmazdı. Gündüzleri gerçek futbol topu, geceleri de futbol topu niyetine duvarlara fırlattığı fareler sayesinde gelişen tekniğini ilk fark eden çalıştığı iş yerinin sahibinin oğlu oldu ve onu yöneticisi olduğu New Brighton AFC’nin kadrosuna katmak istedi. Ancak nedeni bilinmez Dean bunu kabul etmedi. Daha sonra Pensby yerel takımı Pensby United ile anlaştı ve antrenmanlara çıkmaya başladı. Bu yol onu Goodison Park’a kadar götürecek ve bir efsane olmasını sağlayacak hikayede atılan ilk adımdı…


Tranmere’den Everton’a Giden Yol

Pensby United’da oynarken, profesyonel bir takım olan Tranmere Rovers gözlemcilerinin onu fark etmesi çok zor olmadı. Şu anda İngiltere’nin alt liglerinde can çekişen bu köklü kulübün renkleri de çok manidardır ki, genç Dean’in taraftarı olduğu Everton gibi mavi beyaz. Tranmere kariyeri genç golcü için biraz hazin başlıyordu. Altrincham ile oynanan bir maçta maruz kaldığı “acımasız” bir müdahale sonucunda yerde kalan Dean, hastane götürüldüğünde testislerinden birini kaybettiği gerçeğiyle karşı karşıya kalıyordu. Dean kendisine bu müdahaleyi yapanı görmemişti ancak onun Davy Parks olduğuna inanıyordu. Olaydan tam 17 sene sonra, Davy Parks ile bir barda karşılaştı. Parks ona bir bira gönderdi. Bunun üzerine bir süre yerinde sakince bekledi Dean daha sonra yerinden kalktı ve efsane olan kafa vuruşları süratinde bir yumruk yerleştirdi Davy’nin yüzüne ve bu sefer hastaneye giden Davy oldu. Ancak daha sonra kendisine faul yapanın Davy Parks olmadığı ortaya çıktı. Bu olaya aldanıp da Dean’i sert ve kavgacı birisi zannetmemek lazım. Onun aynı zamanda çok naif de bir yüreği vardı. Öyleki, Tranmere transferi sonrası aldığı ücretini ailesine verdi. Ailesi de bunu yaşadıkları bölgenin hastanesi Birkenhead Hastanesine bağışladılar. İyilik, genlerinde vardı. Dean, Tranmere’de 2 sezon oynadı ve 30 maçta 27 gole imza attı. Bu sayede Arsenal, Newcastle United gibi takımların ilgisini çekti. Ancak onun gönlü ne barda yumrukladığı Davy Parks’ın yüzünü kaplayan kan gibi kırmızı, ne de kendisine “Dixie” lakabının takılmasına neden olan saç ve ten rengi gibi siyahtan yanaydı. Onun için hayat mavi ve beyazdan ibaretti.




Dixie Lakabı Nereden Geliyor ?

Ailesi onu çocukken genellikle, Bill diye çağırırdı. Ne ilginçtir ki hikayemizin diğer kahramanı Merseyside’in Kırmızı efsanesi Shankly ile bir nevi adaştı. Ancak Everton’da ki takım arkadaşları Dean’e “Dixie” lakabını uygun gördüler. Dixie, Amerikan iç savaşı sırasında güneyde bulunan koyu tenlilere verilen isimdi. Dean de saçları ve ten renginden dolayı takım arkadaşlarının gözünde bir İngilizden çok güney Amerikalı gibiydi ve o yüzden o tam bir “Dixie” idi. Bu lakap o kadar benimsendi ki halen bir çok kaynakta ismi Dixie Dean olarak geçiyor. Bu arada Everton’dan takım arkadaşları dedik değil mi ? O zaman Dixie’nin bir de Everton kariyerine doğru ilerleyelim…

Mavi Yaka’nın Gol Makinası

Henüz 8 yaşındayken babası tarafından Goodison Park’a bir maça götürüldüğünde başladı Everton aşkı. Tranmere’de geçen iki sezonun ardından dönemin Everton yöneticisi Thomas McIntosh ile Woodside Park’ta tarihler 1925’i gösterdiğinde oturduğunda ise hayalleri gerçek olmak üzereydi. 3,000 £ karşılığında kendisini Everton’lı yapan imzayı atarken aynı zamanda Tranmere tarihinin de en pahalı transferine imza atıyordu. Everton forması ile ilk sezonunda beklentilerin altında kaldı ve sadece 32 gol atabildi. (Aslında bu lig tarihi için bir rekordu. Ancak daha sonra bir başka Everton forveti Bert Freeman tarafından kırılabilecek bir rekor hem de). Kör talih peşini bırakmıyor bu sefer bir trafik kazası ile bu gol makinesini durdurmaya çalışıyordu. Ancak başaramadığı aşikar.



Kuzey Galler’in Holywell bölgesinde motorsikleti ile bir trafik kazası geçirdi. Bu kaza sonrası kafasından ciddi şekilde yaralandı ve kaldırıldığı hastanede doktorlar tarafından “bir daha futbol oynayamayabilir” teşhisi konuldu. Ancak Dean, Everton formasını henüz sırtına geçirmişken bunun olmasına izin veremezdi. Doktorlar ikna edildi ve kafasında bir metal plaka ile hayata geri döndü. Hatta döndüğünün ertesinde oynadığı ilk maçta kafası ile gol atınca, kimileri tarafından kafasından o metal plakaların çıkarılmadığı üzerine ucuz şakalar yapılsa da hem doktorlar hem de kendisi metal plakaların çıkarıldığını defalarca tekrar ettiler. Onun insan üstü kafa vuruşlarına bir kılıf bulunması gerekiyordu ve bu da kolay bir yoldu. O kadar iyi kafa vuruşlarına sahipti ki kendisinden sonra sahalarda bulunan “Altın Kafa” lakaplı Macar futbolcu Sandor Kocsis ve Alman kulesi Horst Hrubesch’in ilk karşılaştırıldıkları isim her zaman için Dixie Dean oldu. Kazadan sonraki sene ise Dean’in senesi oldu. 1927-28 sezonunda tam 60 gole imza attı ve bu sayı bir sezonda atılan en çok gol başlığı altında halen kırılamamış bir rekor olarak raflardaki yerini koruyor. Aynı sezon Dean’in kaptanlığını yaptığı Everton Birinci Lig’e yükseldi. Ertesi yıl İkinci Lig’e düşmelerine rağmen takımından ayrılmadı ve sezon sonunda Everton’u tekrar bir üst lige taşıdı. Bunun yanında Mavilere, 1933 yılında bir de FA Cup kupası kazandırdı finalde attığı gol ile. Bu maçın ayrı bir önemi de İngiltere’de ilk defa maçlara forma numaraları ile çıkıldı ve Dean 9 numarayı geçirdi sırtına. Everton forması ile yaptıklarını özetlersek; 433 maça çıktı ve tam 383 gol attı. 1927-28 ve 1931-32’de Birinci Lig şampiyonluğu, 1930-31’de İkinci Lig şampiyonluğu, 1933’de FA Cup, 1928 ve 1932’de Charity Shield şampiyonluğu yaşadı.


Heykeli’nin Dikildiği Stadyum’da Hayata Gözlerini Yumuyor

Everton tarihinin gelmiş geçmiş en iyi golcüsü (bu sözler bizzat Everton’un resmi sitesine ait) William Ralph ‘Dixie’ Dean’in bu efsanevi başarıları, Everton camiası tarafından da Goodison Park’a bir heykeli dikilerek taçlandırıldı. Heykelin altında Everton taraftarları onu şöyle tanımlıyordu “Footballer, Gentleman, Evertonian”. Ayrıca her yıl, eski takımları Tranmere ve Everton’un en başarılı oyuncusuna verilen ve “Dixie Dean” adını taşıyan ödül de yine bu mirası yaşatan bir gelenek. Diğer yandan Dean’in bir gol attığı, Wembley’de 92.000 kişinin önünde oynanan ve Everton’un Manchester City’yi 3-0 yendiği karşılaşmada, bizzat Kraliçe’nin elinden aldığı FA Cup madalyası ise 2001 yılında bir bağış organizasyonunda 18,213 £ karşılığında satıldı.



Everton tarihinin efsane ismi, daha sonra Notts County ve İrlanda’nin Sligo Rovers takımlarında toplamda 16 maça çıktı ve futbolu bıraktı. Futbol sonrası bir Pub işleten Dean’in, 1976 yılında bacağındaki damarlarda meydana gelen bir rahatsızlık nedeniyle efsane gollere imza attığı sağ bacağı kesildi. Liverpool efsanesi Bill Shankly’nin “ O fevkalade büyük bir isim, aynı Beethoven, Shakespeare ve Rembrandt gibi…” dediği İngiliz efsane 1 Mart 1980 ‘de futbolu bıraktıktan sonra ilk defa gittiği Goodison Park’ta, bir Liverpool maçı sırasında kalp krizi geçirerek hayata gözlerini yumdu. Everton’un çocuğu, Everton stadında teslim etti canını.