22 Mayıs 2011 Pazar

Kösele ile Vuralım Topa, Pantolondan Şort Yapalım !

Orhan Kemal, Adanalı adam kösele ile oynar topunu...Haldun Taner'in şortu ise efsane. Pantolonu kesmemiş sanki katlayıp içe sokuşturmuş, olmuş bize şort. Halit Kıvanç da kesin konçları ile hava basmıştır akranlarına.

11 Mayıs 2011 Çarşamba

Maradona'nın İlk Veliahdı: Diego Latorre


Ne zaman ki Arjantin futbolu yetenekli bir futbolcu çıkarsın onun için hemen “işte yeni Maradona” başlıkları atılır. Hele ki kısa boylu ve teknikse. Şu ana kadar yeni Maradona, Maradona’nın veliahdı gibi tanımlamaları tek hak eden sanırız Messi oldu. Büyük bir ihtimalle de Maradona’dan daha iyi bir futbolcu olarak akıllarda kalacak. Çünkü artık bir futbolcuyu sadece saha içi değil saha dışında ki tavır ve hareketleri ile de yargılıyoruz. Bu yüzden de Messi > Maradona oluyor.

Peki ne zaman başladı bu yeni Maradona akımı? İşte hikayemiz bu akımın başlangıcı olan ismin; yani Diego Latorre’nin hikayesi olacak. O sıralar Maradona Napoli’de efsane olmaya yolunda emin adımlarla ilerlerken eski takımı Boca Juniors’da aynı kendisine benzeyen, kendisinden sadece 5 cm uzun 18-19 yaşlarında bir çocuk oynuyordu. Ona Gambetita yani Little Dribble diyorlardı. Topla beraber çok iyi olmasından, topla hızlı ve teknik ilerleyişi nedeniyle “ufak top süren” anlamına gelen bu lakabı uygun görmüşlerdi. 1981 ‘de Arjantin’in yeşil beyaz renkli takımı Ferro Carril Oeste ‘de başlayan altyapı kariyeri çok geçmeden, yani bir sene sonra toplam 10 sene boyunca as takımda tam 120 kez formasını giyeceği Boca Juniors’da devam edecekti. 5 sene Boca altyapısında oynadıktan sonra Maradona’nın Napoli’ye, ilk Seri A şampiyonluğunu kazandırdığı sene Latorre profesyonel sözleşme imzalıyordu. İlk maçında tarihler 18 ekim 1987’yi gösterirken (yani bu satırların yazarı doğmadan 1 ay önce) Boca forması ile çıktığı ilk maçında Atletico Platense’ye karşı golünü de atıyordu. 1991 yılında Boca Juniors ile Arjantin ligi şampiyonluğunu kazanırken kendisine de Copa America Arjantin kadrosunda yer buluyordu aynı zamanda.

Maradona’nın İzinde

Simeone, Batistuta, Caniggia, gibi isimlerle beraber yer aldığı Arjantin milli takımı kadrosunda 11 numaralı formayı sırtında taşıyan Latorre , 1991 Copa America şampiyonluğunu yaşıyordu. Bu şampiyonluk sayesinde o dönem İtalya’da Pisa ‘da oynayan Simeone ve Atalanta’da oynayan Caniggia’nın yanına, turnuvanın gol kralı Batistuta ile beraber, Fiorentina’ya transfer oluyordu. Boca Juniors’da 10 numarayı giyen ve futbol çevrelerinin işte yeni Maradona’mızı bulduk diye sevindikleri Latorre adaşı gibi Boca sonrası İtalya’nın yolunu tutuyordu. Ancak işler hem Maradona için hem de Latorre için bu tarihten sonra hiçte iyi gitmemeye başlayacaktı. Sezon başında Diego’ların Maradona olanı Napoli’den ayrılıp İspanya’nın Sevilla takımının yolunu tutarken Latorre olanı ise büyük çalkantılar yaşayan Fiorentina’da sadece 2 maç oynayabiliyordu. Dunga’yı ellerinden çıkarıp Pescara takımına satan Mor Menekşeler sezon içerisinde Luciano Chiarugi ve Aldo Agroppi ‘yi takımın başına getirse de kümede kalmayı başaramıyor ve Seri B’nin yolunu tutuyorlardı. Aynı kaderi Dunga’nın Pescara’sı da yaşıyordu bu arada.

Oynamadığı Takım Kalmıyor

Tam adı Diego Fernando Latorre Munez olan Arjantinli, kaderin bir cilvesi gibi Maradona’nın çizdiği yoldan ilerlemeye devam ediyor ve kendisine çok önce biçilen yeni Maradona kalıbına girmekte ısrarcı olduğu ispatlamaya çalışıyordu sanki. İtalya sonrası o da İspanya’ya transfer oluyor , 4 senesini Tenerife ve Salamanca’da geçiriyordu. İspanya kariyeri 85 maç 16 gol olarak tarihin tozlu raflarında ki yerini almış oluyordu böylece. Kader bu iki ismi 1996-1997 yılları arasında Boca Juniors’da birleştiriyordu. Maradona Sevilla sonrası Newell’s Old Boys ‘da 7 maçlık kötü bir sezon geçirip Boca Juniors’a gelirken ondan hemen bir sezon sonra Latorre de İspanya’dan Arjantin’e dönüyordu. Asıl Maradona, Boca’da futbolu bırakana kadar oynarken bir zamanların veliahdı ise futbol dilencisi olmaya devam ediyordu. 1998 yılından sonra sırasıyla Racing Avellaneda, Cruz Azul, Chacarita Juniors , Rosairo Central, Atletico Celaya, Dorados, Comunicaciones, Alacranes gibi takımlarda kendine yer bulup sessiz sedasız ve unutularak futbola veda ediyordu.

Barcelona Tarihinin Gol Rekortmeni: Paulino Alcantara


Barcelona kulüp tarihinin en çok gol atan futbolcusu, 357 maç, 357 gol. Bu cümlenin orjinali Barcelona resmi sitesinde Alcantara tanıtılırken kullanılmış.Kimdir Alcantaro, şöyle bir girelim hikayesine...

Paulino Alcantara 1896 yılında Filipinler'de dünyaya gelmiş. Avrupa futbolu içerisinde kendisine yer bulan ilk Filipinli olacak olan Paulino henüz 15 yıl 4 aylık iken , aynı zamanda Barcelona kulübü kurucu olan Hans Kamper (daha sonra Juan Gamper olacak olan) tarafından keşfedilip takıma katılıyor. Bu , Barcelona tarihinin formasını en genç giyen futbolcu ünvanına sahip olmak demek oluyor. Takıma katıldığında henüz 13 yıllık bir mazileri olsa da şu anda 110 yılı devirmiş kulüpte halen bu rekor kendisine ait. Hem yaş hem de fiziken ufak tefek olan bu Filipinli çıktığı ilk maçta Katalan Ligi'nin İngiliz menşeli takımı Catala SC'ye karşı alınan 9-0 'lık galibiyette 3 gol atarak birden tüm gözleri üzerine çekmeyi başarıyor.


Bir Fransa maçı sonrası "El Rompe Reders" (Net Bitirici) lakabını alan Alcantara , 4 yıl Barcelona formasını giydikten sonra ailesinin Filipinlere dönmesi nedeniyle mecburen İspanya'dan ayrılmak zorunda kalıyordu. Bu ayrılık sırasında Barca için işler hiçte iyi gitmeyecekti. 2 sezon Katalan şampiyonluğuna hasret kalan Barcelona'ya karşın , Paulino Filipin Liginde forma giymeye başladığı Bohemian Sporting Club'u Filipin liginde zirvede tutarak şampiyonluk keyfini yaşıyordu.Ayrılık uzun sürmedi tarihler bizim için Kurtuluş Savaşı ateşinin yandığı dönemleri gösterirken El Rompe Reders'te Barcelona'sına tekrar kavuşuyordu.

Barcelona kulübünün ilk profesyonel menajeri olan Jack Greenwall takıma dönen Alcantara'yı savunmada görevlendirme gafletinde bulunuyor. Taraftarlardan yediği baskı sonucunda tekrar eski yerine dönen golcü oyuncu bunun karşılığını Barcelona'ya hasret olduğu Katalunya Şampiyonluğunu armağan ederek veriyordu.Aynı sezon finalde Arenas Club de Getxo 'ya karşı kaybedilen Copa Del Rey'i gelecek sezon yine Alcantara öncülüğünde, yanına bir tane daha Katalunya şampiyonluğu ekleyerek müzeye kaldırıyorlardı.


Alcantara'nın milli kariyerinde 3 ayrı formayı üzerine giymişliği bulunuyor. Filipinler milli takımı ile "Far East Championship Games" denen oyunlarda Japonya'ya karşı aldıkları 15-2 ' lik galibiyette imzası bulunan Alcantara sayesinde Filipinler futboldaki tek büyük zaferlerini elde ediyorlardı.Katalan milli takımı ve İspanya milli takımı içinde oynayan futbolcu için futboldan daha önemli bir konu vardı ; tıp eğitimi. 1920 Olimpiyatlarında İspanya forması giyme fırsatı varken aynı döneme denk gelen tıp fakültesi sınavlarını kaçıracağı için Olimpiyatlara gitmeyi reddetmiş ve evde kalıp sınavlarına girmiştir.Bunun mükafatını 1927'de futbolu bıraktıktan sonra doktorluk mesleğini yaparak alacaktır.Tahmin edeceğiniz gibi o zamanlar futbol henüz top yerine "para" ile oynanmıyordu.


Kişisel kariyerinde 5 Copa Del Rey, 10 Katalunya şampiyonluğu, 2 de Filipin ligi şampiyonluğu bulunan Alcantara, her maçta gol atma istatistiği ile kırılamayan bir rekorun da sahibi aynı zamanda. Futbolu bıraktıktan sonra doktorluk yapan rekortmen , bir dönem Barcelona kulüp direktörlüğü ve İspanya menajerliği de yaptı. Gençliğinde yakalandığı sıtma nedeniyle çok yorulan ve kalıcı hasarlar yemiş olan bedeni 67 yaşındayken Alcantara için hayat son düdüğünü çalıyordu.Geride halen kırılamayan rekorlar ve şu anda dünyanın en büyük kulübünün tarihine altın harflerle yazılan bir isim bırakıyordu ; Paulino Alcantara Riestra.

Nisan ayı Futbol Extra Dergisinde yayınlanan yazımdır.