21 Şubat 2011 Pazartesi

Aykut Kocaman Röportajı (1998 Süper Futbol Dergisi)

Sezonu bir değerlendirir misin?

Bir önceki sezonun kötü izlenimi vardı. Bu sezona iyi başladım.İnter-Toto Kupasında ve ligin ilk maçlarında güzel goller attım.Ama ilk yarıda ki Fenerbahçe maçında sakatlandım.Sadece 2. devreyi ele alırsam iyi bir dönem geçirdim.Ama genele bakarsak sakatlıklar yüzünden gerçek performansımı gösteremedim.

İstanbulspor’a gelince, zaman zaman başarılı oldu, zaman zaman ise düşüş gösterdi.Bence yeterli olmayan bir kadroyla şampiyonluk peşinde koşuldu.Sonuçta 4. olarak UEFA Kupası’na katılma hakkı elde ettik.Bu bizim gibi yeni kurulmakta olan bir takım için önemli bir başarıdır.

İstanbulspor’da oynadığın iki sezonda çok fazla sakatlık geçirdin.Bunun sebebi neydi?

Bunun sebebini bütün kamuoyu gibi bende çok merak ediyorum.Düzensiz hayatım yok.Profesyonel bir futbolcunun yapması gerektiği gibi kendime bakıyorum.Antrenmanlardan kaçmayan bir yapım var.Bunları yan yana getirdiğimizde bir çelişki ortaya çıkıyor.

Bir önceki sezon 9, geçen sezon 16 gol attın.Bunda sezon başında takıma gelen Sergen’in etkisi var mı?

Sergen’in transferini göz ardı etmek mümkün değil.Kesinlikle bir katkısı oldu.Ama daha da önemlisi 2. devre hemen hemen tüm maçlarda oynamam oldu.Çünkü istatistiklerime bakarsanız, oynadığım maçta attığım gol arasında bir yakınlık söz konusu.Gol ortalamam 0.60 veya 0.70 civarındadır.Benim için maç oynamak demek, düzenli antrenman demek.

İstanbulspor’un iyi kadrosuna rağmen bu sezon büyük takımlara karşı çok başarılı olamamasını neye bağlıyorsun?

İstanbulspor 2 yıllık bir takım.1. lige çıktığı ilk yılı saymıyorum.Çünkü bir adaptasyon süresinin geçmesi gerekiyordu.Son iki sezona bakarsak, 4 büyükleri yenebilen, hatta her takımı içeride ve dışarıda yenebilen bir takım da doğru İstanbulspor olmazdı.Eğer başarının kalıcı olması isteniyorsa , bir süreç izlenmesi gerekiyor.Bence İstanbulspor bu süreci geçiriyor.Bu gelecek sezon daha değişik olacak.

3-3 biten G.Birliği maçı sonrası başkan Cem Uzan “Bu takımı dağıtırım” sözleri sizi nasıl etkiledi ?

Bunun takımı olumlu yönde etkileyeceğini düşünmek yanlış olur.Hassas bir konu ve söylenecek sözler tartılmalı.Fazla konuşmak doğru değil.O zaman menajerimiz aracılığıyla belirttiğimiz bir şey vardı ; bizler işimizi en iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz ve zaman zaman bunda aksamalar olabilir.Her insan hayatında ummadığı darbeler veya zaferler alabiliyor.O maç , mesleki açıdan mutlu olunmayacak bir maçtı.1.dakikada 10 kişi kalmış ve 1-0 yenik başlamış bir takıma puan vermeyi kimse istemez.O zaman belirtmeye çalıştığımız şey gibi, bu futbolun azizliği, sürprizi idi.

Menajer Adnan Sezgin’in takımda bazı futbolcuları kayırdığı yolunda söylentilere ne diyorsun ?

Bu doğru değil.Benim görüşüm, Adnan Sezgin menajerliğin ötesinde Profesyonel Futbolcular Derneği Başkanı…Tabii kendisi belki menajerliği ön planda tutuyor olabilir, bunu bilemiyorum.Bence bu mevkideki bir insanın sizin söylediğiniz şekilde davranması mümkün değil.Her futbolcunun sorunlarıyla ilgilenmesi gereken bir insan, sorumlu bulunduğu takımdaki oyuncalara davranışlarında mutlaka bir standart getirecektir.

Saffet Susic “teknik futbolcuları oynatıyor ve takım pres yapmıyor” şeklinde eleştiriler alıyor.Sence Susic doğru mu yapıyor ?

Türkiye’deki genel insani ilişkilerimiz veya düzeyimiz oyuncuların teknik direktör hakkında görüş bildirmesi aşamasına gelmedi.Ama ben bu fikrin tersini düşünüyorum.Şöyle ki; oyuncular sorumluluk sahibi insanlar.Bir yanlışlık gördükleri zaman söylemeliler.Bunu dinleyen yöneticiler, menajerler veya futbol kamuoyu olsun ; hiçbir zaman olumsuz algılamamalılar diye düşünüyorum.Şu anda kendimi Saffet Susic hakkında eleştiri yapma pozisyonun da hissetmiyorum.Yaptığı doğrular veya yanlışlar, onun kendi futbol bilgisi ile ilgili bir şey.Kendi oyuncu kişiliğini çalıştırdığı takıma yansıtması kadar doğal bir şey düşünemiyorum.

İstanbul bir transfer atağı başlattı.Yedek kalma endişen var mı?

Ben bu endişeyi oynadığım her takımda yaşadım.Benim bugünlere gelebilmemdeki en önemli etken bu.En formda olduğum dönemlerde bile yerimi hiçbir zaman garanti görmedim.Ama endişelerim hiçbir zaman kendi yeteneklerimi göz ardı etmeme de sebep değil.Sağlıklı olduğum ve oynama istikrarı yakaladığım sürece her zaman oynayabilirim.Bunun aksi bir şey düşünseydim, kesinlikle imza atmazdım. Oynayamayacağımı hissettiğim andan itibaren futbolu bırakırım.

Şu anda lig tarihinde 188 golün var.200 golü geçeceğine inanıyor musun?

Beni futbola devam etmeye en çok motive eden de bu zaten.200 ‘e 12 gol kaldı.İstanbulspor’da bana o güveni verdiler.İstanbulspor olmasaydı ben yine futbol oynamayı düşünüyordum.Çünkü 200 gole ulaşmak istiyorum.Beni mesleğime bağlayan birinci etken bu.200 golü geçersem bu kez hedefim değişir.Mesela ligde en çok gol atan 2. futbolcu olmak isterim.Sonuçta 200 gole ulaşmak başkaları için çok önemli olmayabilir ama bu başarıya ulaşmış 2 futbolcu var, neden üçüncü olmayayım ?

Aziz Yıldırım’ın F.Bahçe’ye başkan olmasını nasıl değerlendiriyorsun?

Bence Aziz Yıldırım geçtiğimiz dönemlerdeki yönetiliş tarzından sonra Fenerbahçe için çok büyük bir şans.Uzun yıllardan beri bu göreve kafaca ve maddi yönden kendisini hazırlayan bir insan.Vermek istediği ve verebileceği çok şey var.İstediklerini gerçekleştirirse mutlu olur.Çünkü Fenerbahçe’ye çok şey vermek, manevi açıdan tatmin olmanıza yetmeyebiliyor.Umarım verdiklerinin karşılığını alır.Onun buna layık olduğunu düşünüyorum.

Futbol piyasasındaki fiyat artışını nasıl karşılıyorsun ?

Baliç 12 milyon dolar ama bunu Baliç kendisi ortaya çıkartmadı. Kulüpler sahip olma duygusuyla hareket edince rakam oraya yükseldi.Olayın bir başka yönü, 12 milyon dolarlık bir futbol olmak Baliç’e bir kambur olacak.Ama Baliç bunun altından kalkar. Transferde gelinen nokta çok yanlış. Ben bir futbolcu olarak açık yüreklilikle söylüyorum rakamlardan çok rahatsızım. Hem rakamları 10 milyon dolarlara çekip hem de “Türkiye’deki futbolcular çok pahalı” demenin mantığını anlamak mümkün değil.Tarladan ürün gelmiyor ki! Rakamlar 10 tane futbolcu etrafında dönüp dolaşıyor.Tam bir kısır döngü.Tek çözüm altyapıdan belli sayıda futbolcu oynatma zorunluluğu.Futbolda üretmeden tüketme mantığı hakim.Mesela Abdullah’ın yerine bir oyuncu bulamıyoruz.Hakan’ın veya Oğuz’un yerine 4-5 tane alternatif olsa rakamlar bu kadar yükselmez.O zaman insanlar seçici olur.

Şubat ayında Engin İpekoğlu ile yaptığımız röportajda “Çanakkale’de mutlu ve huzurluyum.Taraftar ve yönetici baskısı yok.Ali Şen’e teşekkür ederim” demişti.Geçen iki yıldan sonra sende de böyle bir düşünce oluştu mu?

O baskıyı hissetmek lazım.Çünkü o baskı insanın gelişmesine katkıda bulunuyor.Hiç baskı olmamasından çok rahat değilim.Çünkü taraftar ve yönetici baskısı, çok büyük olmadığı sürece oyuncunun ve takımın kendini sürekli formda tutmasına ve geliştirmesine katkıda bulunur.Hiç olmadığı zamanda yanlış.İstanbulspor’da 2. sezonumuzdan itibaren bu baskıyı hissettik, en azından kendimiz oluşturmaya çalıştık.Hedefler büyüyünce basın da, seyirci de ilgisini artıracak ve futbolcunun hesap vermesi gereken kitle çoğalacak. Ayrıca Ali Şen’e teşekkür etmiyorum.Onun teşekkür edilecek çapta bir insan olduğuna inanmıyorum. Fenerbahçe’de kalmak isteseydim, kişilere ve takıma zarar vermek pahasına da olsa kalabilirdim. Ama biz o zaman doğru olanı yaptığımıza inandık. Önce zarar vermemek için ayrıldık. Ayrıldıktan sonra iddialı bir takıma gitmeyi düşündük. Geleceğe yönelik düşündüğümüzde İstanbulspor’un en uygun takım olduğunu gördük. Biz, futbol yaşantımızı kendimiz oluşturduk.Ali Şen’ e karşı hiçbir duygu taşımıyorum, hele hele hiç teşekkür etmiyorum.

Röportaj; 1998 Temmuz Ayı Süper Futbol Dergisi, Murat Demiryas.

Hiç yorum yok: